Bilmenizi isterim ki; bu ilişki için şimdiye dek içimde taşıdığım tüm umutları yitirmiş bulunmaktayım. Artık hiç umursamıyor ve hiç önemsemiyorum. Bundan böyle işin gereği kadarını yapmak ve olmadığı durumda son derece teslimiyetçi bir yaklaşım içerisinde olmak istiyorum. Aynı konular üzerinde sürekli görüşüyor olmanın hiçbirimize hiçbirşey kazandırmadığı gün gibi ortada. Kısaca dünden bir bukle anlatmak istiyorum;
05/10/2005-Siparişlerimiz ve teslimatlarla ilgili depoyla yaşadıklarımız ve telefon trafiğinde sarfedilen sözler akıl alır gibi değil. 5 makine kurulumumuzu nasıl yetiştireceğiz diye programda hertürlü kombinasyon hesabını yapmış aynı zamanda son derece geç kalmışken güne başladık. Elbette bütün araçlarımız makine kurulumuna gittiler (Gidebildiler desem daha doğru, onların kavga döğüşünü de onlar anlatsın.) Saat 12.00 itibariyle malzeme ve parça siparişlerini takip eden arkadaşım Merve’den depoyla görüştüğüne dair bir telefon aldım. Depo sorumlumuz Kayhan Bey diyorlarmışki ‘tüm malzemelerinizi kapının önüne yığdım, bunları buradan aldırın, işimi engelliyor’. (bu arada aynı malzemeleri sabah alabilmek için didinmişiz ama nafile mümkün değilmiş sabah alabilmemiz). Neyse sonuçta tabii ben Kemal Bey’ i arayarak tüm araçlarımızın makine kurulumlarında olduğunu şuan malzemeleri aldıramayacağımı söyledim (tabii herzamanki gibi halhatır sorma faslından sonra, neden belirtiyorum gariptir sanki birtek bana mahsus bir görgü kuralı gibi geliyor uyguladığım) ancak akşama doğru 16.30 dan sonra aldıracağım dedim. Efendim kendisinin işi engelleniyormuş (haklısın da sabah vermedin, öğlen vakti niye yığdın tonerleri kapıya. Ben senin işini mi müşterininkini mi düşüneceğim, ayrıca kim demiş ki kendisine kapısının önüne yığmış). Sonuçta en geç kaçta almamızın icap ettiğini sordum (ki kimsenin saat, sipariş no, irsaliye no v.b. gibi kavramlar konuşmamasından da birhayli problem çıktığını düşünüyorum) En geç 16.30’ u buyurunca o saatte aldırdım. (Elbette birkaç seferde aldırmak zorunda kaldığımdan da toplu irsaliye kesilmesi problemini aşabilmek için Nihat Bey’ le de görüşmek durumunda kaldım)
Bugünü anlatmak istemiyorum. Bıktım, bunaldım ve sıkıldım. Aynı duyguları yaşatmak arzusunda da değilim. Özün sözü şu samimiyetsiz, düşmanca, nahoş diyaloglarımız apaçık gösteriyor ki; biz aynı kurum çalışanları bilinciyle hareket etme kabiliyetinde değiliz. Bu durumun zaten anlatmakla da anlaşılabileceği kanaatinde değilim. Ya tam anlamıyla ve kontrollü bir süreçte bu bilinci yerleştirmeye yönelik planlı adımlar atılmalı ya da bırakın dağınık kalsın. Tekrar tekrar sonradan tekrarlanacak hatalarımızı konuşmamız son derece büyük bir enerji ve zaman kaybı.
En uygun ineo-3350 , develop ineo-758-2 , develop ineo-658-2 ,
YanıtlaSil